Genel

ABD’in İran’a saldırısı: Tahran’ın müttefikleri ve diğer ülkeler nasıl tepki verdi?

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenleyerek ülkesini İran ve İsrail arasındaki çatışmanın tam ortasında konumlandırdı.

Bu saldırılar savaşta keskin bir yoğunlaşma ve İsrail’in 10 gün önce İran’a düzenlediği ilk saldırıları kınayan ya da destekleyen dünya genelindeki ülkelerin tavrını sertleştirebilir.

Peki, dünyanın farklı yerlerindeki hükümetlerin tavrı ne? Kim İsrail’e ve dolayısıyla ABD’nin saldırılarına destek veriyor ve kimler karşı çıkıyor?

İsrail’in son çatışmaları tetikleyen 13 Haziran’daki saldırılarından ve ABD’nin saldırısından önce, herhangi bir ülke her iki tarafa da doğrudan askeri destek vaadinde bulunmadı.

Ancak ABD’nin bombardımanına yönelik bazı uluslararası tepkiler, küresel düzeyde durumun potansiyel olarak hızla kötüleşebileceği uyarısını gündeme getiriyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres X platformundaki paylaşımında “ABD’nin İran’a karşı güç kullanmasından çok büyük kaygı duyduğunu” söyledi. Guterres “Zaten diken üzerinde olan bir bölgede tehlikeli bir tırmanış ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan bir tehdit” dedi.

BM Genel Sekreteri “Bu çatışmanın hızla kontrolden çıkması, siviller, bölge ve dünya için feci sonuçlar oluşturması riski giderek büyüyor” diye de ekledi.

Geçen hafta Avrupalı dışışleri bakanları Tahran’ın yeni bir nükleer anlaşma müzakere etmeye hazır olup olmadığını test etmek için İranlı mekvidaşlarıyla buluştu.

Ancak İranlılar saldırılar sona erene dek müzakereye hazır olmadıklarını söyledi.

Komşular ve bölge ülkeleri: Tırmanma korkuları

ABD’nin saldırısının hemen ardından bölge ülkeleri yaşananlara karşı oldukları yönünde açıklamalar yaparken, bazıları da İran’a destek açıklamaları yaptı.

İran’daki ABD saldırısından sonra Irak “derin bir kaygı duyduklarını ve kınadıklarını” söylerken, bölgesel güvenlik ve istikrara ciddi bir tehdit olduğu uyarısında bulundu.

Irak daha önce, İsrail’in 13 Haziran’daki saldırısından sonra, bir BM Güvenlik Konseyi toplantısında İran’a açık destek vermiş ve İsrail’i kınamıştı.

Türk Dışişleri Bakanlığı ise ABD’nin İran’daki nükleer tesislere saldırmasının daha yaygın bir çatışma riskini artırdığını söyledi ve olası yansımaları konusunda kaygılı olduklarını söyledi.

Bakanlığın açıklamasında “Şu anda yaşanan gelişmeler bölgesel çatışmayı bir küresel çatışmaya dönüştürebilir. Bu feci senaryonun gerçekleşmesini istemiyoruz” denildi.

Açıklamada, belki de Türkiye’nin bölgede istikrar sağlayan bir güç olma niyetini yansıtır bir şekilde “kınama” sözcüğünü kullanmaktan kaçındı.

Fakat bu açıklama, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Haziran’da İsrail’in İran’a saldırısından sonraki sözleriyle tezat oluşturdu.

Erdoğan o gün yaptığı açıklamada İran’ın İsrail’in yasadışı ve “çılgın” saldırılarına karşı kendisini savunduğunu söyledi.

Ayrıca İran’ın kendisini savunma hakkının doğal, yasal ve meşru olduğunu da ekledi.

Washington’ın önemli müttefiklerinden ve nükleer silahlara sahip olduğu bilinen tek Müslüman ülke Pakistan ABD’nin saldırılarının “uluslararası hukukun tüm normlarını ihlal ettiğini” söyledi.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı “BM Şartı’na göre kendisini savunma hakkı olduğunu da ekledi.

ABD’nin saldırılarından önce de Pakistan Dışişleri Bakanı İshak Dar “Bu savaş meydanının sınırlarının nerede sona ereceğini kestirmek mümkün değil” demişti.

ABD’nin İran’a saldırılarından saatler sonra, Ürdün İsrail’e doğru giden İran füzelerine müdahale etti.

Ancak Ürdün Kralı Abdullah, Avrupa Parlamentosu’nda daha önce yaptığı bir konuşmada İsrail’in İran’a “saldırılarının bölgede ve ötesinde gerilimin tehlikeli bir şekilde artırması tehdidini” gündeme getirdiğini söylemişti.

Afganistan’daki Taliban yönetimi ABD’nin saldırısı konusunda henüz bir yorum yapmadı, ancak daha önce İran’a destek veren bir açıklama yayımlamışlardı.

Medyadaki haberlere göre Afganistan Dışişleri Bakanı’nın İranlı mekvidaşıyla yaptığı görüşmede İsrail’in İran’daki meskun mahaller, altyapı ve nükleer tesislere saldırısının “BM Şartı’nın prensiplerini ve uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiğini” söylemişti.

Körfez ülkeleri

Washington’ın bölgedeki en önemli müttefiki ve Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, ABD’nin saldırısını hızla kınadı. Açıklamada “kardeş ülke İran İslam Cumhuriyeti’ndeki gelişmeleri büyük bir kaygıyla takip ettiklerini” söylediler ve itidal çağrısında bulundular.

Suudi Arabistan ve İran uzun süredir birbirlerine rakip iki ülke ama Mart 2023’te Çin’in arabuluculuğuyla bir anlaşma imzalayıp, ilişklerini yeniden tesis etmişlerdi.

Suudi Arabistan’ın resmi tutumu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile benzer. BAE de ABD’nin saldırılarının “bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe giderek artan bir tehdit oluşturduğunu” söyledi.

ABD ve İran arasındaki nükleer görüşmelerin arabulucusu Umman da Amerikan saldırılarının “yansımalarından” korktuğunu belirtti ve bir kınama mesajı yayımladı.

Katar da gelişmeleri “büyük bir kaygıyla” izlediklerini söyledi. Katar, ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri hava üslerinden birine ev sahipliği yapıyor. Bu üs, Katar’ın açıklamasından sonra 23 Haziran günü İran’ın misilleme için yaptığı füze saldırısına hedef oldu. ABD Savunma Bakanlığı, Katar’ın hava savunma sisteminin devreye girdiğini ve üste can kaybı olmadığını açıkladı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Aoun da son dönemdeki tırmanıştan büyük kaygı duyduklarını belirtti. Yazılı açıklamada “İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması, birden çok bölgede ve ülkede güvenliği ve istikrarı tehdid edecek korku seviyesini artırdı” denildi.

Times of Israel gazetesine göre Lübnan’da faaliyet gösteren ve İsrail ile geçen yıl bir barış anlaşması imzalayan Hizbullah saldırılara misilleme olarak İsrail’e ya da bölgedeki Amerikan çıkarlarına saldırma planları bulunmadığını belirtti.

Yine İran’dan destek gören Yemen’deki Husiler ise ABD’nin saldırılarını kınadı, İran halkıyla dayanışma içinde olduklarını ve misilleme olarak Kızıldeniz’deki ABD gemilerine saldırmaya hazır olduklarını belirtti.

Azerbaycan son gelişmelerin “derin kaygı” yarattığını belirtip, itidal çağrısı yaptı. Ülkenin İsrail ile yakın bir askeri işbirliği var ve Bakü yönetimi son yıllarda İsrail’den yüz milyonlarca dolarlık gelişmiş silah sistemleri satın aldı.

Suriye yönetimi ise şu ana dek ABD’nin İran’a yönelik saldırıları ve İsrail’in İran’a karşı saldırı düzenlerken hava sahasını ihlal edilmesine resmi bir kınama mesajı yayımlamadı.

Avrupa’nın İsrail’e desteği

Avrupa ülkeleri uzun zamandır İsrail ve ABD’nin İran’ın nükleer amaçları konusundaki kaygılarını paylaşıyor ama aynı zamanda çatışmanın tırmanmasından da kaygılılar.

ABD’nin saldırılarından sonra Avrupa Birliği’nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas itidal ve müzakere masasına geri dönme çağrısı yaptı.

Kallas X platformundaki paylaşımında “Tüm taraflara geri adım atma, müzakere masasına dönme ve durumun daha da tırmanmasını önleme çağrısı yapıyorum” dedi.

Kallas aynı zamanda İran’ın nükleer silahlara sahip olmasına izin verilmemesi gerektiğini de eledi.

Çoğu Avrupa ülkesi daha önce İsrail’in İran’daki saldırılarına destek açıklamaları yapmıştı.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz İsrail’in saldırılarını memnuniyetle karşılamış ve İsrail’in İran’ı bombalayarak başkaları adına “kirli ve zorlu bir iş yaptığını” söylemişti.

Merz “Böyle bir adım attıkları için İsrail ordusuna ve hükümetine cesaretleri için derin bir saygı duyduğumu söyleyebilirim” demişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un ofisinden yapılan açıklamada, Macron’un 22 Haziran Pazar günü Suudi Arabistan ve Umman liderleriyle görüştüğü belirtildi.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean- Noel Barrot X platformunda “Fransa tüm taraflara itidal ve çatışmanın genişlemesine yol açacak herhangi bir tırmanıştan kaçınma çağrısı yapıyor” dedi.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer bir yandan itidal çağrısı yapıp, bir yandan İran’ın nükleer programı konusundaki kaygılardan bahsederek, AB ile benzer bir tutum takındı. Starmer İran’a “krizi sona erdirecek diplomatik bir çözüm için müzakere masasına geri dönme” çağrısı yaptı.

Starmer, X platformundaki paylaşımıda “İran’ın nükleer silah geliştirmesine asla izin verilemez ve ABD bu tehdidi hafifletmek için harekete geçti” dedi ve “bölgedeki istikrarın bir öncelik olduğunu” vurguladı.

Ancak Starmer’ın liderliğini yaptığı İşçi Partisi’nin üst düzey üyelerinden Emily Thornberry, Trump’ın İran’a saldırma kararını “büyük bir hata” diye tanımladı.

BBC’ye konuşan Thornberry “Bu en iyi ihtimalle İranlıları yavaşlatır, nükleer bomba yapmalarını durdurmanın yolu müzakere” dedi.

Thornberry “Diğer bir kaygım da İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun bundan cesaret alacak olması” diye de ekledi.

“Bu çatışmayı o başlattı ve Amerika arka çıktı. Barışla ilgilenmiyor. Donald Trump’ın İsrail’i kontrol edemediği ve bunun net olduğu bir ortamda nasıl müzakere yapılabilir ki?”

Rusya, Çin ve Hindistan: Kınama ve itidal çağrıları

Rusya, ABD saldırılarının “tehlikeli bir tırmanışın başlangıcı” diye tanımladı. Bu arada Çin de sadece İsrail’e “mümkün olduğunca çabuk ateşkes” çağrısı yaptı.

Rusya ve Çin geçmişte İran’a destek açıklamaları yapmış ve İsrail’i eleştirmişti.

Son yıllarda her iki ülke de İslam Cumhuriyeti’nin önemli müttefikleri olarak görülüyordu.

Bu ülkelerin İran ile imzaladığı bir dizi anlaşmanın bir kısmında gizli maddeler olduğuna inanılıyor. Bazı uzmanlara göre bu anlaşmalarda güvenlik taahhütleri de bulunuyor olabilir.

Başta hem Çin hem de Rusya daha temkinli bir tutum takındı. Fakat kriz tırmandıkça tutumları sertleşti.

ABD’nin saldırısından önce Çin ABD’yi İsrail’e potansiyel olarak doğrudan askeri destek verme konusunda uyardı.

Hindistan ise tam tersine hem İsrail’i hem de ABD’yi kınamaktan kaçındı. Bu durum, İsrail ile güvenlik işbirliği ile genel anlamda bölgesel istikrar arasında denge kurmak için devam eden uğraşlara yönelik bir işaret olarak görülüyor.

Latin Amerika: Her iki tarafa da destek

Latin Amerika’da İran’la uzun süredir bağları bulunan bazı sola eğilimli hükümetler, hem İsrail’i hem de ABD’nin İran’a yönelik saldırısını en sert şekilde kınayanlar arasındaydı.

İran’ın bölgedeki önemli müttefiklerinden Venezuela lideri Nicolas Maduro, İsrail’in İran’a ilk saldırılarını “savaş nedeni” olarak tanımladı ve ayrıca İsrail’i “insanlığın huzuruna karşı en büyük tehdit” olarak gördüğünü söyledi.

Daha sonra da son ABD saldırılarını “uluslararası barışa doğrudan bir tehdit” diyerek kınadı.

Küba yönetimi ABD’nin saldırılarını “uluslararası hukuku ihlal eden, haydutça ve sorumsuz” bir hamle diye tanımladı.

Şili lideri Gabriel Boric de ABD’nin saldırılarına açık bir şekilde karşı çıktı. Boric X platformundaki paylaşımında “Güce sahip olmak insanlık olarak belirlediğimiz kuralları ihlal etme hakkı vermez. Birleşik Devletler bile olsanız” dedi.

Her ikisi de aşırı sağcı hükümetlerce yönetilen Arjantin ve Paraguay da tam tersine İsrail saldırdığında İran’ı eleştirdi.

Saldırılardan üç gün sonra yayımlanan bildiride Arjantin Cumhurbaşkanlığı Ofisi İran’ın İsrail’e yaptığı misilleme saldırılarını “alçakça” diye tanımladı.

Cumhurbaşkanı Javier Milei daha sonra “İran Arjantin’in düşmanıdır” dedi ve İsrail’e tam desteğini tekrarladı. Milei, 1990’lı yıllarda İran’ın sorumlu olduğunu söylediği Arjantin’daki İsrail hedeflerine yapılan saldırıları da hatırlattı.

Dünyanın diğer kesimleri

Japonya İsrail’in İran’a saldırılarına çok eleştirel bir tutum takındı. Japona Başbakanı Şigeri İşiba, saldırıları “kesinlikle hoş görülemez ve aşırı derecede üzücü” sözleriyle tanımladı.

ABD’nin saldırısından sonra da Japonya Başbakanı durumun hızla yatıştırılması çağrısında bulunurken ABD’ye destek vermedi. Fakat İran’ın nükleer hedeflerinin engellenmesi gerektiğini de vurguladı.

Kendi nükleer savaş başlıklarına sahip olan Kuzey Kore ise daha önce İsrail’in saldırılarını kınadı ve İsrail’i Ortadoğu barışı adına “kansere benzeyen bir yapıya” benzetti.

Güney Kore’den herhangi bir resmi açıklama gelmedi. Ülkenin resmi tutumu tamamen vatandaşlarını korumaya ve itidal çağrılarına odaklandı.

Afrika Birliği’nden henüz ABD’nin İran’a saldırılarına yönelik bir tepki gelmedi.

Ancak bir dizi Afrika ülkesi, 21 Arap ve İslam ülkesi dışişleri bakanının İsrail’in İran’a saldırılarını kınayan bir açıklamaya imza attı. İmzacı Afrika ülkeleri arasında Cezayir, Çad, Komoros, Cibuti, Mısır, Gambiya, Moritanya, Somali ve Sudan vardı.

Çatışmalar, çeşitli militan örgütlerin de seferberlik ilanı yapmasını beraberinde getirdi.

BBC İzleme Servisi’ne göre IŞİD militanlarına İsrail-İran çatışmasından doğacak “kaostan” faydalanmaları çağrısı yaptı.

Örgüt cihatçı faaliyetlerin saldırılar, adam kazanma ve silah edinme de dahil her düzeyde yoğunlaştırılması gerektiğini belirtti.

Katkıda bulunan: BBC İzleme Servisi

Haber Kaynak : SONDAKIKA.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
batum escortstbilisi escortbatum escortbayan escortბათუმის ესკორტიtbilisi escortsescort batumHoliganbetRize escorttrabzon Escortofis taşıma istanbuldeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyrdeyneytmey boynuystu veyreyn siyteyleyr